Adriyatik denizini enine geçip İtalya semalarında ilerlerken Bolonya şehrine doğru alçalmaya başladık. Düzenle işlenmiş, en ufak bir bozulmanın görülmediği yamaçlardaki Üzüm Bağları ile ünlü Emilio Romanio bölgesine iniyorduk. Geçen ay yurdumuzun özel kalmış beldesi Kalkan’ ın, Cupramontana ile “kardeş belde” tesis edilmesi ile kendilerini misafir ettiğimiz Belediye heyeti ve bölgenin Kültür heyeti bizi, her yıl yapılan geleneksel Bağ Bozumu şenliklerine davet etmişlerdi. Heyetten Bay Stefano uzun boyu ile ve sevinçle bizi havalimanı kapısında karşıladı ve Marque bölgesine, Cupramontana’ ya yola koyulduk. Muhteşem peysaj ve binlerce hektar üzüm bağlarının gözünüzün alabildiğine uzandığı dağların arasındaki nefis asfalt yolların kıvrımları ve inanılmaz renk uyumları içindeki Çiftlik evlerinin mimarisi ve çevreleriyle uyumlarındaki sadelik güzel yurdumda özlemini duyduğum ama bir o kadar da artık geri gelemeyecek lezzetlerden önemli biriydi. Bu güzel yolculukta Mussolinin’ nin 2. ci dünya savaşında Adriyatik kıyısına ulaşımı sağlama amacıyla açtığı Kanyon/geçitten geçtik ve yemek yediği Restoranda bir şeyler atıştırdık. Ünlü şef masasında, öğlen yemeği olan nefis pastasını ( makarna ), afiyetle tamamlamış, bir koca şişe Marque bölgesi şarabını neredeyse tamamlamıştı., Tanıştık, sarıldık ve fotograf çektirdik.,
Roma’ dan yola çıkmış olan sn. Sefir bay Carlo Marsili ve zarif eşleri Selva hanımla buluşmak üzere yolumuz üstünde Assisi’ de, ünlü San Francesco Bazilikasına uğrayacaktık. Depremden çok yüksek zarar görmüş olan Katedralin restorasyonunda uzun yıllardan bu yana görevini sürdüren Profesörün bize özel rehberliğinde, dökülen tüm Fresco ların nasıl da bir-bir toplandığı ve kubbelere yerleştirildiği hakkında bilgiler verdiler.
Stefano bizleri, önceden yer ayırttığı, köyün tepesinde bir villa, restoran Erard’ da ağırladı.
İtalyanların “primo piatti”, “secondo piatti”, “ antipasti”, vs derken arka arkaya servis ettikleri tüm yemekler zaten benim vazgeçilmezlerim., hele iki bardak Rosso Piceno ile işin keyfi tam oldu.
Cupramontana’ ya vardığımızda, İki geceden beri sürmekte olan Festivalde binlerce kişinin eğlencesi ve şarkılar, oyunlar hakikaten görülmeye değerdi., Bizi Kendi özel villalarından birinde konuk edecek olan belediye başkanı Bay Fabio Fazi anahtarlarını Motosikletle getirdiğinde sadece gülüyordu ve sıcak karşılama ile bizler, henüz restore edilmiş, köyün ortasında, duvarların içindeki bir yerleşim mahallesindeki dairemize geçerken Fabio, yine festivale, eğlenceye dönmüştü bile.
Ertesi sabah sn. sefir ve eşi ile merkeze indiğimizde sanki gece eğlenenler onlar değilmiş gibi herkes, en güler yüzlü, mutlu halleriyle etraftaydılar, dahası Fabio bile bizi karşıladı., Belediye meydanına yürüdüğümüzde bizim Kalkan heyeti ile kucaklaştık ve seremoni için Salona alındık. Dışarıda bando mızıka, Flamalar, geleneksel kıyafetleri ile merasim mangaları., nasıl anlatsam ki, güzel ve renki olan her şey vardı. Toplantı salonundaki merasimde tarafların belediye başkanları, ve sn. sefir ve kültür ateşesi, tüm heyetin konuşmaları ve karşılıklı verilen hediyeler, iltifat ve bu yeni oluşum dolaysıyla beklenti ve planlardan söz edildi., ama esasta Duygu, yakınlaşmalar ve bütünleşmelerdi bence. Bu arada tüm heyete sn Başkan tarafından bu oluşumun, şahsımdan kaynaklanan Kalkan Clup Patara projesi ve dolaysıyla doğduğunun ifadesinden, tarafıma edilen teşekkürden duyduğum gururu saklayamam.,
Bando mızıka eşliğinde, kortej içindeki yürüyüşümüz ve Cupramontana’ lıların alkışları arasında attığımız kısa şehir turundan sonra kentin Su arıtma merkezindeki sergi salonlarında başlattıkları Kalkan tanıtımı fotograf sergisinde yine geleneksel danslar edildi, akordeonlar çalındı, herkes bir bütün oldu., Öğleden sonra yapılan Bağ Bozumu geleneksel Yarışmaların resmi geçidi ve akşam Havai Fişek gösterileri ile sona eren festival sonrası, vedalaşmalar, temennilerle bizleri yine kendileri, özel araçları ile uğurladılar. İtalyan zarafeti, kibarlığı ve bir o kadar sıcaklığını yaşamak çok güzeldi.
Turhan Kâşo
Y. Mimar
28. Ekim. 2010
Bebek